Etiketler

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

YİRMİNCİ YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA TİYATROMUZ

Türk tiyatrosunun altmışlı yıllardan başlayarak bir atılım içine girdiği görülür. Altmışlı ve yetmişli yıllarda Devlet Tiyatrosu parlak bir uygulama gerçekleştirmiş, İstanbul Şehir Tiyatrosu altın çağını yaşamış, özel tiyatro topluluklarının sayısı artmış, oyun yazarlığında büyük bir gelişim olmuştur. Amatör tiyatro çalışmaları ülkenin tiyatro yaşamına renk ve canlılık katar. Akademik düzeyde tiyatro eğitimine başlanması, tiyatro bilimi alanında ciddi yayımların yapılması bu döneme rastlar.

ÖZEL TİYATRO TOPLULUKLARI

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında özel tiyatroların sayısında hızlı bir artış olmuştur. İstanbul’da, Muammer Karaca Tiyatrosu, Şen Ses Opereti, İstanbul Tiyatrosu, Tevhit Bilge Tiyatrosu, Saat 6 Tiyatrosu gibi, önceki dönemlerden beri etkinliklerini popüler eğlence tiyatrosu çizgisinde sürdüren topluluklara, Orhan Erçin Tiyatrosu, Bulvar Tiyatrosu, Aziz Basmacı-Kenan Büke Tiyatrosu, Münir Özkulun çeşitli adlar altında kurduğu topluluklar, Vahi Özün kendi adı altında kurduğu tiyatro, tulûat geleneğinin günümüzdeki uzantısı olma iddiasındaki Nejat Uygur Tiyatrosu, Levent KırcaOya Başar Tiyatrosu, Tevfik Gelenbe, Tuncay Özinel gibi güldürü ağırlıklı oyunlar sergileyen topluluklar katılmıştır. Ellili yılların ikinci yarısından başlayarak ciddi, ilerici tiyatro yapma, toplumu bilinçlendirme işlevini benimsemiş olan yeni topluluklar kurulmaya başlamıştır. Sahnelenen farklı türlerdeki oyunlar dönemin tiyatrosuna çok sesli, çok renkli bir görünüm kazandırmış, ancak bir patlama biçimindeki bu sayısal artışın ve çeşitliliğin yerini giderek bir tiyatro enflasyonuna bıraktığı, kimi tiyatroların gişe endişesi yüzünden niteliklerinden ödün verdiği, kimi politik eğilimli tiyatroların saldırıya uğradığı, baskı altında tutulduğu, kimi toplulukların yaşanan ekonomik sıkıntıların etkisiyle seyirci yitirdiği ve kapanmak zorunda kaldığı görülür. Seksenli yıllarda Kültür Bakanlığının özel tiyatrolara ayırdığı ödenekle bu kurumlara bir ölçüde destek sağlanmış olmakla beraber bu yardım parasal sorunların aşılması için yeterli olmamaktadır. Buna karşın, günümüzde tiyatromuza renk katan, canlılık getiren, tiyatromuzu çağdaş tiyatro anlayışı doğrultusunda yenileyen gizilgücün birkaç özel tiyatronun varlığından kaynaklandığını unutmamak gerekir. Ellili yıllardan başlayarak ülkemizde tiyatro sanatının gelişimine katkıda bulunmak, düzeyli tiyatro yapmak amacıyla 1958 yılında kurulan ve sanat düzeyinden ödün vermeden varlığını sürdüren tiyatroların başında, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Şükran Güngör’den oluşan çekirdek kadrosuyla Kent Oyuncuları gelir. 1969-70 tiyatro mevsiminde Genco Erkal yönetiminde kurulan Dostlar Tiyatrosu toplumsal sorumluluk bilinci içinde ürün vererek tiyatro yaşamımıza yeni ufuklar açan bir kuruluş olarak varlığını sürdürmektedir. Amatör Cep Tiyatrosunun uzantısı olarak 1957 yılında kurulmuş olan Dormen Tiyatrosu, Haldun Dormen’in bulvar komedilerini, vodvilleri sahnelemekte gösterdiği başarı ile tiyatromuzda kendine özgü bir yer yapmıştır. Haldun Dormen’in, Egemen Bostancı’nın Uluslararası Sanat Gösterileri kapsamında yönettiği, Osman Şengezer’in dekor ve kostümlerini yaptığı müzikaller seksenli ve doksanlı yılların çarpıcı sahne etkinlikleri olmuştur. 1969’da açılmış olan ve sıcak güldürü üslubuyla tiyatro sanatını seyirciye sevdiren Nisa SerezliTolga Aşkıner Tiyatrosu iki kurucu sanatçısının ard arda ölümünden sonra 1992 yılında kapandı. Gönül ÜlküGazanfer Özcan Tiyatrosu kırk yıla yakın geçmişi ile ülkemizin en uzun ömürlü popüler tiyatrosu oldu. Altmışlı yıllardan kurulup yetmişli yıllarda kapanan fakat tiyatro tarihimizde iz bırakan özel topluluklar arasında Ayfer Feray-Nisa Serezli Tiyatrosunu, Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosunu, Ulvi Uraz’ın kurduğu Dost Oyuncuları, Lale Oraloğlu’nun Oraloğlu Tiyatrosunu, Avni Dilligil’in Halk Tiyatrosunu, genç sanatçıların Arena Tiyatrosunu, tiyatromuza yeni bir tiyatro anlayışı getirmiş olan Devekuşu Kabare Tiyatrosunu hatırlamak gerekir. Seksenli ve doksanlı yıllarda İstanbul’un tiyatro yaşamına katılan belli başlı özel topluluklar arasında, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Hadi Çaman’ın Yeditepe Oyuncuları, Zafer Diper’in Bizim Tiyatro, Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular topluluğu, Gencay Gürün’ün Tiyatro İstanbul, Ahmet Levendoğlu’nun Tiyatro Stüdyosu, Zuhal Olcay, Haluk Bilginer’in Oyun Atölyesi, Cüneyt Türel, Tilbe Saran, Köksal Engür’ün çekirdek kadrosunu oluşturduğu Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu, Sadri Alışık Sahnesi, Tiyatrokare, Düşün Sahnesi gibi tiyatro sanatına düzeyli oyunlar sergileyen topluluklar bulunmaktadır. Öncü çalışmalar yapan topluluklar arasında ise Bilsak Tiyatro Atölyesini, Stüdyo Oyuncuları, Kumpanya topluluğunu, Tiyatro Oyunevini, Açık Tiyatroyu, Semaver Kumpanya topluluğunu görüyoruz. Tiyatro beğenisi Devlet Tiyatrosu sahnelerinde sergilenen oyunlarla biçimlenmiş olan Ankara seyircisi altmışlı yıllardan başlayarak kurulan özel tiyatrolarla yeniliklere açılmıştır. Ankara’da açılan ilk özel tiyatro Meydan Sahnesi oldu. Onu Beşinci Tiyatro izledi. 1963 yılında kurulan Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) ilerici, toplumcu sanat yapma amacıyla yola çıkmış, 1967’de bir Anadolu turnesinde meydana gelen trafik kazasında kurucusu Asaf Çiğiltepe’nin yaşamını yitirmesinden sonra Ergin Orbey yönetiminde etkinliklerini sürdürmüş, daha sonra nöbeti Rutkay Aziz devralmış, onu Altan Erkekli ve Levent Ülgen yönetimi izlemiştir. 1967’de AST’tan ayrılan Erkan Yücel’in Halk Oyuncuları topluluğunu kurduğunu, onu Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu (DAST)ın izlediğini görürüz. Vasıf Öngören’in Ankara Birliği Sahnesi siyasal baskıyla karşılaşmış, kapanmıştır. Ankara’nın kısa ömürlü özel tiyatroları arasında, Başkent Tiyatrosu, Maltepe Küçük Komedi Tiyatrosu, Yenişehir Tiyatrosu, Ankara Drama Tiyatrosu, Çağ Tiyatrosu, Petek Oyuncuları, Çağdaş Sahne, Öncü Sahne sayılabilir. Bugün Ankara’da, geleneksel çizgisini korumaya çalışan AST ve baskıyla karşılaşan Ekin Tiyatrosuparasal güçlüklere karşın varlığını sürdüren topluluklardır.

YEREL YÖNETİMLER VE TİYATRO

İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerin dışındaki bölgelerin seyircisi uzun süre tiyatro sanatını, önce özel tiyatroların, sonra ödenekli tiyatroların turne temsilleriyle tanıdı. Kırklı yıllardan bu yana, tiyatro gereksiniminin farkına varan bazı yerel yönetimlerin kendi tiyatrolarını açma girişiminde bulunduklarını görürüz. Kimi uzun, kimi kısa vadeli olan bu girişimlerin sayısı giderek artmaktadır. 1946 yılında, Avni Dilligil’in girişimi, Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi üyelerinin desteğiyle açılan İzmir Şehir Tiyatrosu dört yıl sonra kapanmıştır. 1954 yılında Burhanettin Tepsi’nin ve Adana Halkevi Şubesinden bir grup gencin sonuçsuz kalan çabalarından sonra Adana Şehir Tiyatrosu açılmış, etkinliklerini 1965 yılına kadar sürdürebilmiştir. Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in öncülüğünde 1959‘da kurulmuş olan Akademi Tiyatrosunun ve sanatseverlerin kanlarını satarak destekledikleri Eskişehir Oda Tiyatrosu’nun devamı olarak 1963’de kurulan Eskişehir Belediye Tiyatrosu aydınlardan büyük destek görmüş, fakat 1965 yılında Belediye Meclisinin kararıyla kapanmıştır. Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, yarı amatör Gençlik Tiyatrosunun uzantısı olarak ve İstanbul Şehir Tiyatrosunun katkılarıyla 1964 yılında kurulmuştur ve etkinliğini sürdürmektedir. Gaziantep, Malatya, Balıkesir, Antalya, Diyarbakır, Samsun, Konya, Bartın, Esenyurt ve daha pek çok il ve ilçede, belediye destekli ya da yarı amatör toplulukların kısa süreli tiyatro etkinliklerinde bulunduklarını biliyoruz. Ege bölgesinde Bademler köyünde ve Yatağan ilçesinde halkın kendi tiyatrosunu kurduğunu öğreniyoruz. Salihli Belediye Başkanı Zafer Keskiner’in bir evlendirme dairesinden dönüştürdüğü tiyatro salonu ve gerçekleştirdiği sanat etkinlikleri, Burhan Akçin yönetimindeki Kocaeli Bölge Tiyatrosu, Sadık Aslankara’nın çabasıyla kurulmuş olan Denizli Tiyatrosu (De-Ti), Tahsin Önal’ın gişimiyle kurulmuş olan Denizli Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu bu sanatın yurt çapında yaygınlaşma sürecine girdiğini gösteren örneklerden birkaçıdır. 1992’de Antalya’da Belediyeye bağlı olarak açılan Atölye Sahnesi, 1997’de açılan İzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, 2001’de açılan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Tepebaşı Tiyatrosu, İstanbul’da Bakırköy Belediye Tiyatrosudüzeyli çalışmalar yaparak seyircisini yetiştiren, yerel yönetimlere bağlı tiyatrolardır.

AMATÖR TİYATRO ÇALIŞMALARI

Ellili yıllarda amatör tiyatro topuluklarının tiyatro yaşamına renk kattığı, canlılık kazandırdığı görülür. 1957 yılında bir grup yüksek eğitim görmüş genç sanatçının kurduğu, Erdek’te gerçekleştirdiği şenliklerle bir ilke imza atmış olan Genç Oyuncular topluluğu bunların başında gelir. İstanbul Sarıyer Halk Oyuncuları, Anadolu Çocuk Oyunları Kolu (AÇOK), Millî Türk Talebe Birliği tiyatro grupları ciddi çalışmalar yapmış olan amatör tiyatro topluluklarıdır. Seksenli yıllarda engellenen ya da coşkusunu yitiren amatör tiyatro çalışmalarının bugün yeniden canlandığını görürüyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları (BUO)nın, ODTÜ oyuncularının her yıl sergiledikleri oyunlar, oyun seçimi ve yorumu bakımından profesyonel düzeyde ciddi çalışmalardır.

ÇEŞİTLİ ETKİNLİKLER

Son yıllarda tiyatro sanatının yaşanmakta olan gerçeklerle bağlantısını koparmış, bu yüzden iç oyun yazımında ve sahne uygulamasında dinamizmini yitirmiş görünmesine karşın, tiyatroya ilişkin etkinlikler artmıştır. Tiyatro konusunda açık oturumlar, söyleşiler, kongreler düzenlenmekte, ödüller verilmekte, ulusal ve uluslararası toplantılar, şenlikler yapılmaktadır. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI) Türkiye Milli Merkezi 1987’de İstanbul’da uluslararası bir sempozyum düzenlemiş, bu Enstitünün 24. Genel Kongresi 1991’de İstanbul’da yapılmıştır. Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (AICT) 1987’de İstanbul’da toplanmıştır. 1990 yılında ülkemizde bu Birliğe bağlı Tiyatro Eleştirmenler Birliği (TEB) kurulmuş, 9. Uluslararası Genç Tiyatro Eleştirmenleri Semineri 1997’de ülkemizde yapılmıştır. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği (ASSITEJ) Türkiye merkezi 1990’da, Uluslararası Akdeniz Tiyatro Enstitüsü Türkiye Temsilciliği 1995’de kurulmuştur. Kültür Bakanlığının düzenlediği Birinci Tiyatro Kurultayı 1990’da İstanbul’da, TOBAV’ın girişimi ile İkinci Tiyatro Kurultayı 1997’de Mersin’de yapıldı. 1993’de Akatlar Merkezinde toplanan Sanatçılar Kurultayı’nda sanatçı hakları tartışılmış, 1994’de ‘Sanata Evet’ kampanyası başlatılmış, bu bağlamda seksen altı ülkenin katıldığı Uluslararası Amatör Tiyatrolar Birliğinin 22. Dünya Kongresi Ankara’da yapılmış, 1995’de Polonya’da Türk Tiyatro Semineri düzenlenmiştir. Muhsin Ertuğrul’u doğumunun 100. yılında, Nazım Hikmet’i doğumunun 90. ve 100. yılında anma, Bedia Muvahhit’i sanatının yetmişinci yılında onurlandırma, kıdemli Devlet Tiyatrosu sanatçılarına saygı sunma gibi etkinliklere sık sık yer verilmektedir. 1973’de Uluslararası Müzik Festivali kapsamında yer alan “Uluslararası Tiyatro Festivali” 1989 yılından bu yana önce her yıl, son yıllarda iki yılda bir olmak üzere İstanbul’da yapılmakta, bu festivale yurt dışından ünlü topluluklar ve Türk tiyatrosunu temsil etmeye hak kazanan yerli yapımlar katılmaktadır. 1990’da başlatılan “Kültürlerarası Troya Şenliği”, 1995’den başlayarak düzenlenen “Assos Gösteri Sanatları Festivali”, Devlet Tiyatrolarının Adana’da düzenlediği “Sabancı Uluslararası Tiyatro Festivali”, Trabzon’da “Karadenize Kıyısı Olan Ülkeler Tiyatro Buluşması”, Diyarbakır’da “Orhan Asena Tiyatro ve Sinema Festivali”, Türk ve Yunan Kültür Bakanlıklarının, Devlet Tiyatrolarının, İstanbul Filarmoni Derneğinin işbirliği ile İstanbul’da gerçekleşen “Türk-Yunan Tiyatrolarının Buluşması”, Toplumsal Araştırma Kültür ve Sanat Vakfının işbirliğiyle profesyonel ve amatör tiyatroları kapsayan “Ankara Tiyatro Festivali”, 1984’ten başlayarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının düzenlediği İstanbul Çocuk Tiyatrosu Festivali, 1990’dan başlayarak Önce ASSITEJ’in, sonra TOBAV’ın yönetiminde düzenlenen “Alaçatı Uluslararası Çocuk Tiyatrosu Şenliği”, içinde söyleşilere, sergilere de yer verilen “Uluslararası Kukla Festivali”, ASSITEJ Türkiye Millî Merkezinin düzenlediği “Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Festivali”, Millî Eğitim Bakanlığı il ve ilçe Milli Eğitim müdürlükleri tarafından 1996’dan başlayarak organize edilen “Ankara Okullararası Tiyatro Şenliği”, altmışlı yıllarda başlatılmış olan, üniversitelerin tiyatro topluluklarının katkısıyla gerçekleşen ODTÜ amatör tiyatro şenliği, Boğaziçi Amatör Tiyatrolar Şenliği, Sarıyer Halk Merkezinin amatör tiyatro şenlikleri, Van’da “Her Okul Bir Tiyatro” teması çerçevesi içinde düzenlenen “Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali” ülkemizde uluslararası ve ulusal tiyatro etkinliklerinin çocuk tiyatrolarını ve amatör tiyatroları kapsayarak yaygınlaştığını gösteren bellibaşlı örneklerdir.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI

Mahir Canova(1915-1993). 1936 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümünden 1941 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Mezuniyeti ile birlikte rejisör yardımcılığı ve Konservatuvar Mimik ve Sahne Öğretmenliği görevini birlikte yürütmeğe başladı. 100. rejisini 1972 yılında Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunda gerçekleştirdi. 1981 yılında kurulan Danışma Meclisine seçildi ve TBMM’nde tek sanatçı üye olarak görev yaptı. Ölümünün ardından Devlet Tiyatroları, anısını yaşatmak için Ankara’da bir sahneye adını verdi. En eski ödenekli tiyatro kuruluşumuz olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının durumuna baktığımızda, bu kurumun da Devlet Tiyatrolarındakine benzer bir gelişim çizgisi izlediği görülür. Önceki dönemde ikinci kümeye düştüğü söylenen emektar Şehir Tiyatrosu altmışlı yıllarda belirgin bir sıçrama yapmıştır. Tiyatro sanatını geniş halk kitlelerine sevdirmeyi amaçlamış olan Muhsin Ertuğrul yeniden Şehir Tiyatrosunun başına getirilir. Semt tiyatrolarının açılmasına önem verilir. 1960’da Kadıköy Tiyatrosu, 1961’de Üsküdar Tiyatrosu, 1961’de Fatih Tiyatrosu, 1962’de Rumelihisarı Yazlık Tiyatrosu, 1965’de Zeytinburnu Şehir Tiyatrosu açılır. Bu tiyatrolarda dönemin genç Türk yazarlarının oyunları sahnelenmekte, repertuvarda dünya tiyatrosunun belli başlı önemli yapıtlarına, Shakespeare tragedya ve komedyalarına yer verilmektedir. Shakespeare’in dört yüzüncü doğum günü, aynı mevsimde yazarın Romeo ve Juliet, Venedik Taciri, On İkinci Gece, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Kuru Gürültü adlı oyunlarının sahnelenmesiyle kutlanır. Hamlet rolünde Nur Sabuncu, Ayla Algan gibi kadın sanatçıların rol aldığı gösterimler ilgi çeker. Pirandello, Tennessee Williams, Arthur Miller, Jean Paul Sartre, Arnold Wesker gibi çağdaş yazarların en yeni oyunları sahnelenir. Ne var ki siyasal ortamdaki dalgalanmalar Devlet Tiyatrolarını olduğu gibi Şehir Tiyatrolarını da etkilemeye başlamıştır. Parti politikalarına, hatta yöneticilerin kişisel tercihlerine göre belediyeye bağlı olan bu kurumun yönetimine müdahale edildiği, yönetmeliklerde tiyatronun yapısını etkileyen değişiklikler yapıldığı, yöneticilerinin kısa aralıklarla değiştirildiği görülür. Sanatçıların, aydınların direnmelerine karşın Muhsin Ertuğrul 1966 yılında genel sanat yöneticiliğinden uzaklaştırılmış, kurumun yönetimi yönetim kurullarına bırakılmıştır. 1967’de Şehir Tiyatrolarının başına Vasfi Rıza Zobu getirilir. Sanatçıların huzursuzluğunu Tisem’in düzenlediği grev izler. 1974’te kurumun başına yeniden Muhsin Ertuğrul getirilmiştir. Tiyatroyu kahvelere, spor salonlarına taşıyarak yaygınlaştırmayı amaçlayan Muhsin Ertuğrul bu görevde çok kalmayacak, hazırlanan yeni bir yönetmelikle Tepebaşı, Harbiye, Fatih, Üsküdar, Kadıköy Şehir Tiyatroları, genç sanatçıların yönetiminde, ayrı birimler olarak çalışmaya başlayacak, fakat bu deneyim de uzun süreli olmayacaktır. 1978’de Şehir Tiyatrolarının başına Hayati Asılyazıcı getirilir. 1980’de Vasfi Rıza Zobu’yu yeniden kurumun başında görürüz. Önceleri ideolojik tercihlerin etkisinde kaldığı için eleştirilmiş olan tiyatro bu kez de toplum sorunlarına sırt çevirdiği için seyirci yitirmektedir. 1984 yılında Gencay Gürün Şehir Tiyatrosuna Genel Sanat Yönetmeni olarak atanır. Kurum yeni bir atılım içine girmiş, Lüküs Hayat opereti, Evita müzikali gibi alımlı oyunlarla seyirci sayısını arttırmıştır. Şehir Tiyatrosunun kuruluşunun yetmiş beşinci yılı çarpıcı etkinliklerle kutlanır, Tiyatro Araştırma Laboratuvarı (TAL) kurulur. Haldun Taner, Melih Cevdet Anday gibi deneyimli yazarlarımızın oyunları yanında, Bilgesu Erenus, Sevim Burak, Murathan Mungan gibi oyun yazarlığımıza yeni boyutlar getiren genç yazarların yapıtları sahnelenir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yönetimi 1994 yılında değişime uğramıştır. On yıl Genel Sanat Yönetmeni olarak bu kurumu yönetmiş olan Gencay Gürün görevden alınarak yerine Erol Keskin getirilir. Erol Keskin bir yıl sonra bu görevden ayrılacak, yerine Kenan Işık atanacaktır. 1996’da yapılan İstanbulŞehir Tiyatroları Kurultayında kurumun sanat politikası, yönetsel yapısı, çalışanların hakları ve sorumlulukları irdelenir, yeni kararlar alınır. Kenan Işık yönetimini Nurullah Tuncer’in, son olarak da Şükrü Türen’in yönetimi izler. Türkiye’de çağdaş tiyatronun gelişmesine öncülük eden Şehir Tiyatrosunun kökeni 1914 yılına Darülbedayi Osmani‘ye kadar gitmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1934 yılına kadar Darülbedayi adıyla anıldı. Bu tarihten sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu adını alan kurum 1976 yılında İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosuna dönüştürüldü. Halen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren kurum, kent içinde pek çok semtteki sahnede oyunlarını sergilemektedir. Türkiye’nin en uzun ömürlü ödenekli tiyatrosu olma özelliğini koruyan Şehir Tiyatrosu, sadece İstanbul için değil, tiyatro sanatına katkısı nedeniyle bütün Türkiye için önemli bir kültürel kimlik olma özelliğini sürdürmektedir.

DEVLET TİYATROLARI

Ankara’da, Devlet Tiyatrosuna bağlı Küçük Tiyatro, Büyük Tiyatro, Üçüncü Tiyatro, Oda Tiyatrosundan sonra 1960’ta Yeni Tiyatro, 1964’te Altındağ Tiyatrosu hizmete girmiştir. 1971 yılından başlayarak Bursa ve İzmir’de Devlet Tiyatroları etkinliklerini yerleşik kadrolarıyla sürdürmeye başlamışlardır. 1966 yılında Adana Devlet Tiyatrosu hizmete girer. Yapımı yirmi üç yıl sürmüş olan İstanbul Kültür Sarayı 12 Nisan 1969’da Aida operası ve Çeşmebaşı balesiyle açılır. Bu sahnede sergilenen ilk tiyatro yapıtı başrolünü Cüneyt Gökçer’in oynadığı, Pirandello’un IV. Henry adlı oyunudur. Bir süre sonra Arthur Miller’ın Cadı Kazanı adlı oyununun gösterimi sırasında çıkan yangında tümüyle yanan bu yapı 1977 yılında Atatürk Kültür Merkezi adı altında yeniden hizmete açılacak, Can Gürzap yönetiminde kendi yerleşik kadrosunu oluşturacaktır. Yetmişli yılların fırtınalı günlerinde ideolojik tartışmalardan en az etkilenen tiyatro kuruluşu Devlet Tiyatroları olmuştur. Artık AKM ve Taksim Sahneleriyle İstanbul’da da faaliyete geçmiş olan Devlet Tiyatroları sahnelerinde batının klâsik ve modern oyunları yanında yerli yazarların oyunlarından oluşan düzeyli bir repertuvar uygulanmakta, yurt dışına turneler düzenlenmektedir. Kral Oidipus gibi, Kral Lear gibi, Bernarda Alba’nın Evi gibi yapımlar hafızalarda yer eder. Arthur Miller, Tenessee Williams, Jean Paul Sartre, Eugene İonesco gibi çağdaş oyun yazarlarının en yeni oyunları dilimize çevrilerek sahnelenir. Yetişkin kent seyircisi Devlet Tiyatrosu gösterimlerine, en çok da, Todd Bolender’in yönettiği Öp Beni Kate, My Fair Lady, Mançalı Don Kişot, Damdaki Kemancı gibi müzikli oyunlara rağbet etmektedir. Yetmişli yıllarda siyasal yaşamdaki hareketliliğin etkisiyle sahne, siyasal görüşlerin tartışıldığı bir arena olma eğilimine girmiştir. Gençler, günün coşkulu politik atmosferini yansıtan özel tiyatroların salonlarını doldurarak coşkulu tepkileriyle oyuncuları yüreklendirirler. Oyun yazarlığında kalıplaşmış gerçekçi aile dramı yapısı kırılmakta, ülkemizde yeni tanınmaya başlayan epik tiyatro uygulamasının da etkisiyle yeni biçimlemeler denenmekte, geleneksel kaynaklardan bu doğrultuda yararlanma yolları aranmaktadır. Sahne daha geniş kapsamlı sorunlara açılmıştır. Devlet Tiyatroları, düzeyli üretimine karşın, ülkenin sorunlarına ilgisiz kaldığı, repertuvarında ülke gerçeklerini yansıtan oyunlara yer vermediği gerekçesiyle eleştirilmeye başlamıştır. Yetmişli yılların sonlarına doğru tehlikeli bir kargaşaya dönüşmekte olan toplumsal ortam, tiyatroda da gerilim yaratmıştır. Tiyatrolara baskı uygulandığı, kimi oyunların tutucu çevrelerin tepkisiyle gösterimden kaldırıldığı görülür. Sahne sanatçılarının, siyasal düşünce ayrılıklarından dolayı topluluklarından koparak kendi özel birliklerini kurmaları, toplu sözleşmelerle hak arama yoluna gitmeleri baskıların artmasına, tiyatro etkinliklerinin yerel yönetimlerce denetlenmesine neden olmuştur. Sahnelerde kışkırtıcı oyunlara yer verilmesi yazarlar ve eleştirmenler arasında da tartışma konusu olmakla beraber, genelde tiyatronun içi boş bir eğlence türü olmadığı, toplumsal sorumluluk taşıdığı görüşü kabul edilmiş durumdadır. Siyasal yaşamdaki hareketliliğin ödenekli tiyatroların üretimine değil, yönetimine yansıdığı görülür. Bir devlet kurumu olarak Devlet Tiyatrosu hükümet değişikliklerinden ciddi biçimde etkilenmektedir. 1965 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığına bağlanmış olan Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 1971’de Kültür Bakanlığına devredilmiştir. 1978 yılında görevinden alınan Cüneyt Gökçer’in yerine Ergin Orbey atanır. Bir süre sonra bu göreve yeniden Cüneyt Gökçer’in getirildiği, 1983’te ise Turgut Özakman’ın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne atandığı görülür. Bundan sonra bu görevin sık sık el değiştirdiği ve bu durumun günümüze dek sürdüğü görülecektir. 1986’da Raik Alnıaçık, 1988’de Bozkurt Kuruç, 1991’de Mehmet Ege, 1992’de Yücel Erten, 1995’de Bozkurt Kuruç, daha sonra Lemi Bilgin, onu izleyen yıllarda Rahmi Dilligil ve yeniden Lemi Bilgin bu göreve getirilir. Yönetim kademesindeki bu süreksizlik Devlet Tiyatrolarında tutarlı bir sanat politikasının izlenmesini zorlaştırmış, pek çok ilde yeni sahnelerin açılmasının, sanatçı ve görevli kadrosunun kabarmasının da etkisiyle, repertuvar seçiminde bir gelişigüzellik, yapımlarda bir sanatsal düzey yitimi gözlemlenmeye başlamıştır. Son yıllarda Devlet Tiyatroları yapımlarının ağır eleştirilere hedef olmasına karşın bu kurum tiyatroyu ülke çapında yaygınlaştırma yolunda çok önemli bir görevi başarmıştır. Önceleri turne temsilleriyle etkinliğini yurt çapında yaymaya çalışmış olan Devlet Tiyatrosu, Ankara, Bursa, İzmir ve İstanbul’dan sonra pek çok ilde yerleşik tiyatrolar açmış; 1985’de Adana, 1986’da Trabzon, 1988’de Diyarbakır, 1993’de Antalya, 1997’de Sivas, Erzurum, Van Devlet Tiyatroları hizmete girmiştir. Her ilin Devlet Tiyatrosu, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne bağlı ayrı birer birim oluşturmaktadır. Ayrıca bu illerde Devlet Tiyatrosuna bağlı sahne sayılarının giderek çoğaldığını, çocuk tiyatrosu birimlerinin kurulduğunu görürüz. Kurumun böylesine büyümüş, dallı budaklı bir yapı oluşturmuş olması, yeni bir tiyatro yasasının gerekli olduğu konusunda görüş birliğine varılmasına, hatta yeniden yapılanma isteğinin doğmasına neden olmuştur. Yirmibirinci yüzyılda Devlet Tiyatroları, aşması gereken pek çok soruna karşın, kültürümüze va sanatımıza ülke çapında katkıda bulunan önemli bir devlet kuruluşu olma özelliğini korumaktadır.

 

KAYNAK: T.C. KÜLTÜR TURİZM BAKANLIĞI İNTERNET SİTESİ, TİYATRO/YİRMİNCİ YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA TİYATRO, SAYFASI